Hipoksi Oluşturulan Ratlarda Plazma ve Hücre İçi Gelsolin Düzeylerinin Karşılaştırılması

Hipoksi durumunda hücreler hem transkripsiyonel hem de post-transkripsiyonel mekanizmalarla adaptasyon geliştirebilirler. Oksijen homeostazının sürdürülmesi için gerekli olan gelişimsel ve fizyolojik ağların temel düzenleyicisi, “hypoxia-inducible factor 1” (HIF-1)’dir. Bununla birlikte hem plazma hem sitozolik formları bulunan ve aktin flamentleri aracılığı ile hücresel organizasyonda oldukça önemli bir rol oynayan gelsolin (GSN)’in de HIF-1 ile etkileşimi ve hipoksiye cevapta rol oynadığı gösterilmiştir. Bu çalışmada hem intraselüler hem de ekstraselüler GSN izoformlarının ve HIF-1 düzeylerinin kronik sürekli normobarik hipoksi durumunda değişiminin ve korelasyonlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, bu çalışmada 20 adet Spraque Dawley, erkek sıçan kullanılacak ve sıçanlar orta şiddetli, şiddetli hipoksi ve kontrol grubu olmak üzere üç gruba ayrılacaktır. Orta şiddetli hipoksi (n:6) için %13 ve şiddetli hipoksi (n:6) için %10 O2 inspirasyonuna maruz bırakılarak normobarik oda içerisinde 7 gün boyunca bekletilecek; deney süresince normoksik ortamda kalan hayvanlar da kontrol grubunu (n:8) oluşturacaktır. Sıçanların serum örneklerinde ve akciğer dokularında HIF-1, GSN, total oksidan ve total antioksidan düzeyleri birlikte değerlendirilecektir. 

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

11.04.2022

COVID-19’lu Hastalarda Hastalık Şiddeti ile Adipositokin Düzeyleri Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilen ve Dünya genelinde küresel bir sağlık sorunu haline gelen COVID-19ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde; obezitenin COVID-19 hastalığının şiddetinde ve seyrinde önemli bir risk faktörü olduğu, Vücut Kitle İndeksinin( VKİ) artmasıyla yoğun bakım ünitesinde tedavi veya mekanik ventilasyona bağlanma gibi komplikasyonların arttığı görülmüştür. Obezite, artmış proinflamatuar sitokin seviyeleri dahil olmak üzere hücre aracılı immün sistemdeki çeşitli kusurlarla ilişkilidir. Obez bireylerde adipositlerin hipertrofisi ve hiperplazisi, bir tarafta proinflamatuar adipokinlerin salgılanmasını indüklerken, diğer taraftan antiinflamatuar etkili adipokinlerin üretimini azaltarak adipokin üretiminde bir dengesizliğe yol açmaktadır. Bu dengesizlik sonucu meydana gelen sitokin fırtınası hastalığın ciddi evreye ilerlemesinden ve çoklu organ hasarlarından sorumlu tutulmaktadır. İmmün anormalliğin COVID-19 enfeksiyonunun patogeneziyle ilişkili olduğu, özellikle sitokin fırtınasında enfeksiyona karşı yanıtta aşırı ve kontrol edilemez sitokin üretimi olduğu ve hastalığın ilerlemesinde bu sitokinlerin önemli rol oynadığı rapor edilmiştir. Fakat farklı klinik tablolarla seyreden hastalığın hala patofizyolojik mekanizması büyük ölçüde bilinmemektedir. Leptin, adiponektin ve chemerin düzeyleri bir çok farklı hastalıkta araştırılmış olmasına rağmen, literatürde COVID-19’lu hastalarda düzeylerini ve bunun obezite ile ilişkisini araştıran çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle, COVID-19’un klinik seyri ile leptin, adiponektin ve chemerin seviyeleri arasındaki ilişkinin aydınlatılabilmesi ve bu konu üzerinde yapılacak araştırmalara, patogenezin anlaşılmasına, ARDS veya çoklu organ yetmezliği geliştirme riski yüksek hastalar için prognostik biyobelirteçlerin tanımlanmasına ve tedavi geliştirme sürecine katkı sağlamak amacıyla bu çalışma planlanmıştır. Anahtar sözcükler(En az 10 en çok 20): nbsp;COVID-19, SARS-CoV-2, Inflamasyon, Obezite, Vücut Kitle İndeksi, Adipositokinler, Adiponektin, Leptin, Chemerin, Sitokinler, Immünopatogenez, Sitokin Fırtınası, Hastalık Şiddeti 

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

12.01.2022

COVID-19’lu Hastalarda Tat ve Koku Bozuklukları ile Ghrelin, IL-6 ve IL-10 düzeyleri arasındaki İlişki

Tüm dünyada hızla ilerleyen SARS-CoV-2 virüsünun neden olduğu koronavirus 2019 hastalığının (Coronavirus disease-2019, COVID-19) ana semptomları arasında; ateş, halsizlik, kuru öksürük, iştahsızlık, nefes darlığı, kas ağrısı yer almaktadır. Bu karakteristik semptomlara ek olarak, COVID-19’ lu hasta­larda tat ve koku alma duyusunda bozulmalar da sıklıkla bildirilmeye başlanmıştır. Viral enfeksiyon sonrası tat ve koku alma bozukluğunun mekanizmalarını açıklamaya çalışan araştırmalar olmasına rağmen, COVID-19 ile ilgili spesifik çok az çalışma bulunmaktadır. SARS-CoV-2` nin tat ve koku fonksiyonlarını nasıl etkilediği ve bunun altında yatan patolojik mekanizmalar hala tam olarak açıklanamamaktadır. İnflamatuar ve enfeksiyon hastalıklarında tat ve koku bozuklukları, burun mukozasında yoğun inflamatuar yanıt ve epitel hasar ile ilişkili olabilmektedir. Kontrol edilemeyen inflamatuar yanıt, antiinflamatuar dengenin sağlanamaması ve immün sisteminin bozulması sitokin fırtınası sendromuna yol açmaktadır. COVID-19 enfeksiyonundan kaynaklı tat ve koku bozukluklarında proinflamatuar sitokinler aracılığı ile mukozal, epitel ve reseptör hasarına yol açan şiddetli bir sitokin fırtınası olduğu düşünülmektedir. Altta yatan etiyolojileri daha iyi tanımlamak ve prognozu tahmin etmek için sitokin fırtınası sendromundan sorumlu sitokinler ile tat ve koku bozuklukları arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle, bu çalışmada COVID-19 hastalarında birçok semptomun ortaya çıkışıyla ve hastalığın prognozu ile ilişkili olduğu bilinen; IL-6 ve IL-10 düzeylerinin tat ve/veya koku bozukluklarında ghrelin düzeylerine bağlı olarak etkisinin araştırılması planlanmıştır. Anahtar sözcükler(En az 10 en çok 20): nbsp;COVID-19, SARS-CoV-2, Enflamasyon, Sitokinler, Immünopatogenez, Sitokin Fırtınası, Ghrelin, İnterlökin-6 (IL-6), İnterlökin-10 (IL-10), Tat alma bozukluğu, Koku alma bozukluğu

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

17.11.2021

TEMPORAL LOB EPİLEPSİSİ VE PSİKOJEN NONEPİLEPTİK NÖBET GEÇİREN HASTALARDA BEYİN KAYNAKLI NÖROTROFİK FAKTÖR DEPRESYON OBEZİTE VE NÖROENFLAMASYONUN KARŞILAŞTIRILMASI

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

04.08.2022

DENEYSEL SİSPLATİN NEFROTOKSİSİTESİNE KARŞI N-ASETİLSİSTEİNİN ETKİSİ

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

06.08.2014

Prenatal testler öncesi verilen eğitimlere partnerlerinin eşlik etmesinin gebelerde stres düzeyine etkisi

TÜBİTAK PROJESİ

15.04.2024

Gebeliğin farklı trimesterlerinde anne adaylarının sağlık denetim odağının incelenmesi

TÜBİTAK PROJESİ

15.04.2024

COVID-19 Hastalarında Akut Respiratuar Distres Sendromu Gelişiminde Plazma Gelsolinin Rolü

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

18.11.2021

Açık Kalp Cerrahisinde Kardiyopulmoner Bypass İlişkili Komplikasyon Gelişiminde Enflamasyonun Rolü

Açık Kalp Cerrahisinde Kardiyopulmoner Bypass İlişkili Komplikasyon Gelişiminde Enflamasyonun Rolü

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

10.09.2021

Biyokimyasal çalışmalarda analitik yöntemler, biyoteknoloji ve nanoteknoloji uygulamaları

Eğitimcilere yönelik bir eğitim programı

TÜBİTAK PROJESİ

01.07.2020

Diyaliz gereksinimi ile başvuran sürekli periton diyalizi programına alınan hastalarda erken dönemde uygulanan farklı diyaliz yöntemlerinin kısa ve uzun dönem sonuçlara etkisi

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

29.07.2015

Üriner Sistemin Konjenital Ürolojik Anomali İle Takip Edilen Kronik Böbrek Hastalarinda İdrar Dkk3 Düzeyi İle Renal Hastalik Progresyon İlişkisinin Değerlendirmesi

-Tübitak 1002

15.06.2020

Cinsiyet Hormonlarının Laparoskopik Kolesistektomi Geçiren Hastalarda Postoperatif Ağrı Düzeylerine Etkisi

Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi

09.04.2020